Duygular, insanoğlu için tarihin başlangıcından itibaren yapılan her eylemde en büyük belirleyici olmuştur. ‘Bir olay, kimse ya da nesnenin insanın iç dünyasında oluşturduğu, uyandırdığı yankı, etki, tepki, izlenim.’ olarak tanımlayabileceğimiz duygu, bizi birbirimizden ayıran, kişiliklerimizi oluşturan, kararlarımızı etkileyen en büyük değişkendir. Aşk, hırs, bencillik, mutluluk, öfke, heyecan, endişe… Geriye dönüp bakıldığında tarih boyunca çoğu olayın nedeni duygulardır. Yapılan savaşların nedeni hırs, öfke ya da intikam, yapılan kahramanlıkların nedeni aşk, verilen eğlencelerin nedeni mutluluk, yazılan şiirlerin nedeni üzüntü… Duygularımız hayatımızın her alanında bizlere fark etmesek de yön verebilen yegâne şeydir. Sabah uyandığımızdan itibaren, güne mutlu başlamanın hayatımıza etkilerini bir düşünün. İnsanlarla olan iletişimin olumlu olması, yapılan işten zevk almak, arkadaşlarına vakit ayırmak, dans etmek. Bunların hepsi bir duygunun günlük hayatımızda bize yaptırabildiği şeyler.
İnsanların duygularını yüzlerinden, ses tonlarından ya da hareketlerinden anlamak mümkündür. Bizler her şeyi saklayabilecek bile olsak, kendiliğinden gelişen, isteğimiz dışı olan şeyleri saklayamayız. Dolayısıyla duygularımızı da. Karşımızdakinin duygularını anlayabilirsek, buna göre hareket etmek bizler için daha kolay olacaktır. Kızgın birine karşı yaklaşımımız ile mutlu birine karşı yaklaşımımız aynı olamaz. Bir nevi, nabza göre şerbet vermek için karşı tarafın duygu durumunu bilmemiz gerekir. Duygular, insanların iç dünyasına hitap etmemizi ve onların çoğu hareketinin nedenini anlamamızı sağlar. İşte bu yüzden duyguların işe yaradığı alanlardan biri de satıştır. Tüketicilerin iç dünyasını bilmek, markalar için her zaman çok büyük bir avantaj sağlamıştır. Satıcılar, alıcıların kendi ürünlerine ya da hizmetlerine karşı hissettikleri duyguları bilirlerse, stratejilerini ya da ürünlerini/hizmetlerini buna göre değiştirebilir, yeni adımlarını buna göre atabilirler. Aynı zamanda tüketiciyi tanıyarak, onların satın alma kararlarını etkileyen faktörleri tahmin edebilirler.
Tüketicilerin deneyimlerini ve yorumlarını insanlarla paylaşabildiği en büyük yer ise sosyal ağlardır. Sosyal platformlar bütün dünyayı tek bir dünya haline getirdi. İnternet ağı kullanılmaya başlandığından itibaren insanların daha kolay iletişim kurabilmesi için binlerce web sitesi geliştirildi. Yorum yapabilmek için web siteleri, fotoğraflar için web siteleri, videolar için web siteleri oluşturuldu. Bir süre sonra her sosyal ağ, tüketicilerin kendi amaçları doğrultusunda kullanmasına uygun hale getirildi. Bütün sosyal ağlar, birbirinin işlevlerini görmeye başladı diyebiliriz. İnsanlar ise bu sosyal ağlarda ürünler ya da hizmetler hakkında yorum yapmaya ve deneyimlerini olumlu ya da olumsuz insanlarla paylaşmaya başladı. Hatta artık öyle bir duruma geldik ki; insanlar arama motorlarına yazıp, kullanıcıların deneyimlerini okumadan ürün alamaz oldu. Aldıktan sonra ise deneyimlerini paylaştılar. Bu verilen bilgiler olumlu, olumsuz ya da nötr olarak markaların itibarına katkı sağlamaya başladı. Markalar bu bilgileri de kendileri lehine kullanabilmeyi başardı. Bu durum satıcılar için biraz uğraş gerektirse de alıcıların duygularını anlayarak daha güzel ve doğru bir strateji planı sağladı.
Bu yorumları doğru analiz edebilmek için geliştirilen birçok uygulama ortaya çıktı. Bu uygulamalar, sosyal medyada bulunan milyonlarca yorum ve bilgi yığını arasından bize anlamlı bir veri çıkarmaya çalışıyor. Duygu analizi olarak adlandırılan bu uygulamalar bir metindeki ifadenin olumlu, tarafsız veya negatif olup olmadığını nesnel olarak gösteriyor. Yani içeriğin pozitif, negatif ya da nötr olup olmadığını belirleme işlemi de diyebiliriz. Sosyal medya duygu analizi, markanın sosyal medyadaki itibarını anlamasına, kriz anlarında hızlı müdahale edebilmesine, temel başarıları görmesine yardımcı olur.
SOSYAL MEDYA DUYGU ANALİZİNDE ÖNEMLİ OLAN ETKENLER
- Havuzun Genişliği: İlk olarak önemli olan şey incelemek istediğiniz verinin ne kadar büyük olduğudur. Ne kadar çok veriyi incelerseniz, sonuçların doğru çıkma olasılığı o kadar artar.
- İnsan Faktörü: Her ne kadar tek başına bunu yapan uygulamalar geliştirilse de ‘yazı madenciliği’ adı altında insanlar yorumların olumlu, olumsuz ya da nötr olduğuna kanaat getirir.
- Olumlu/Olumsuz ya da Nötr Algısı: Yorumların olumlu ya da olumsuz olduğunu anlamak için belli kriterler yaratılır ve bunların doğrultusunda olumlu/olumsuz ya da nötr olduğuna karar verilir.
Hayatımızı, gündelik yaşam alışkanlıklarımızı tümüyle değiştiren sosyal medya, artık kitle iletişim araçlarının en büyüğüne dönüşmüş durumdadır. Bu kitle iletişim aracını doğru kullanarak, satışlarınızı artırabilir ve işinizden daha fazla verim sağlayabilirsiniz.